Das Kapital Hangi İdeoloji? Bilimsel Merakla Kapitalizmin Kalbine Yolculuk Bazı kitaplar vardır ki yalnızca yazıldıkları dönemi değil, yüzyıllar sonrasını da şekillendirir. Karl Marx’ın “Das Kapital” adlı eseri tam olarak böyle bir kitap. Ekonomiden siyasete, felsefeden sosyolojiye kadar birçok alanı etkileyen bu dev eser, sadece bir teori değil, bir düşünce devrimidir. Peki, “Das Kapital hangi ideolojiye dayanır?” sorusu bilimsel olarak nasıl yanıtlanır? Gelin bu sorunun derinliklerine birlikte inelim. Kapitalizmin Anatomisini Çıkaran Bir Eser Das Kapital, 19. yüzyılın sanayi devrimi sonrası şekillenen kapitalist ekonomiyi analiz eden ve eleştiren bir eserdir. Marx, kitabında üretim araçlarının sahipliği, emek değeri, artı değer, sömürü ve sınıf…
Yorum BırakKategori: Makaleler
TCK 149/1 Nedir? Nitelikli Yağmanın Kalbine Yolculuk Şunu itiraf edeyim: Bazı maddeler vardır, sadece bir “hukuk metni” olmaktan çıkar, yaşadığımız çağın nabzını da tutar. 149/1 tam böyle bir madde. Gel, kahveni al; hem kökenine inelim, hem bugündeki yansımalarını konuşalım, hem de gelecekte bizi nelerin beklediğini hayal edelim. “149/1 madde nedir?” sorusuna samimi bir giriş Türk Ceza Kanunu’nun 149. maddesinin birinci fıkrası, yağma suçunun bazı özel (nitelikli) hallerde daha ağır cezayla karşılanacağını düzenler. Basitçe: Bir malı cebir veya tehditle alma fiili (yağma), belirli koşullarda işlendiğinde cezayı yükseltir. Bu koşullar, yani 149/1’in saydığı haller şunlardır: silahla; kişinin kendini tanınmayacak hale koymasıyla; birden…
Yorum BırakBilinç Akışı Tekniği Nedir? Psikolojinin Derin Sularında Bir Yazın Yöntemi Zihnin Kapılarını Aralayan Bir Psikolog Bir psikolog olarak her zaman merak ettiğim şey, insan zihninin nasıl konuştuğudur. Kelimelerle mi? Duygularla mı? Yoksa içimizdeki sessiz monologlarla mı? Bilinç akışı tekniği işte tam da bu soruların kalbinde doğar. Bu teknik, insan zihninin karmaşık, dağınık, bazen tutarsız ama her zaman gerçek yönünü ortaya çıkarır. Edebiyat tarihinde James Joyce, Virginia Woolf ve William Faulkner gibi isimler bu yöntemi, insanın iç sesini görünür kılmak için kullanmışlardır. Fakat bilinç akışı, sadece bir edebi teknik değil, aynı zamanda bir psikolojik penceredir — insan zihninin işleyişine açılan bir…
Yorum BırakAçık Gözeneklilik Nedir? Güç, Toplum ve İktidarın Görünmez Sızıntıları Bir Siyaset Bilimcinin Penceresinden Toplumun karmaşık dokusuna baktığımızda, iktidarın yalnızca tepede değil, her hücrede, her ilişkide, her kurumda var olduğunu görürüz. Michel Foucault’nun sözleriyle, iktidar bir merkezde değil; her yerde işler, çünkü her yerden gelir. İşte tam da bu noktada karşımıza çıkan kavram “açık gözeneklilik”tir. Bu kavram, sistemin geçirgenliğini, toplumun iktidar mekanizmalarıyla kurduğu ilişkiyi ve bireyin görünmez biçimde içine çekildiği yapısal denetimi anlatır. Ama asıl soru şu: Bu gözeneklilik bizi özgürleştiriyor mu, yoksa daha derin bir denetim ağına mı hapsediyor? Açık Gözeneklilik: Kavramın Politik Anatomisi Açık gözeneklilik, siyasal anlamda bir sistemin…
Yorum BırakCanavar Otunu Ne Öldürür? | Bilim, Deneyim ve İnsan Hikâyeleriyle Derinlemesine Bir Yolculuk Doğanın şaşırtıcı dünyasında bazı bitkiler vardır ki adeta “görünmez düşman” gibidir. Canavar otu da bunlardan biri. Parazit yapısıyla tarım alanlarını istila eden, kök saldığı bitkinin besinini çalarak onu zayıflatan bu küçük ama etkili ot, çiftçilerin kâbusu hâline gelmiştir. Peki, bu güçlü paraziti gerçekten ne öldürür? Gelin birlikte hem bilimin verilerine, hem de gerçek hayattan hikâyelere kulak vererek bu sorunun peşine düşelim. — Canavar Otunu Tanımak: Sorunun Temeline İnmek Canavar otu (Orobanche spp.), klorofil içermeyen, yani fotosentez yapmayan bir bitkidir. Bu özelliği, onu tamamen başka bitkilere bağımlı hâle…
Yorum BırakAşağıda, öğrenmenin dönüştürücü gücüne inanan bir eğitimcinin bakışıyla başlayan, pedagojik bir üslupla “Aile hekimi geçmişe dönük rapor verir mi?” sorusunu öğrenme teorileri, öğretim yaklaşımları ve bireysel/toplumsal etkileriyle irdeleyen özgün bir yazı var: “Her deneyim bir ders, her yaralanma ya da çarpma bir öğrenme fırsatıdır; fakat bazen bedenin hatasıyla aklın zamanı uyuşmayabilir — geçmişin izini yakalamaya çalışmak isteriz.” Bir eğitimci olarak biliyorum ki öğrenme yalnızca ileriye doğru değil, geriye dönük yansımalarla da zenginleşir. Tıpkı sağlık olgusunda olduğu gibi, bir öğrenci eksik derse dönüp bakmak ister; biz de merak ederiz: hasta olunan günlerde rapor alınamıyorsa, geçmişe dönük rapor mümkün müdür? Aile hekimi…
Yorum Bırak1 Kandela Neye Eşittir? – Işık Saçmanın Bilimsel Hali, Gülümseten Tarafı “Kandela” kelimesini ilk duyduğumda, açıkçası bir tür egzotik meyve sandım. “Kandela suyu içer misin?” gibi bir cümlede kullanılacakmış gibi geliyor kulağa. Oysa fizik dünyasında kandela, ışığın en temel ölçü birimlerinden biri. Ama durun! Kaçıp gitmeyin. Bugün size bu teknik konuyu anlatırken hem güldüreceğim hem düşündüreceğim. Çünkü “1 kandela neye eşittir?” sorusunun cevabı sadece fizik kitabında değil, günlük hayatımızda da saklı. Hazırsanız, ışığı açalım! Erkekler Ölçer, Kadınlar Aydınlatır: Kandela’da Cinsiyetin Komik Rolü Düşünün, bir masa etrafında iki kişi tartışıyor. Erkek olanı elinde cetvel, hesap makinesi ve grafiklerle geliyor: “Bak şimdi,…
Yorum BırakKimler Mülteci Sayılır? Edebiyatın Gözünden Yersizliğin ve Umudun Hikâyesi Giriş: Kelimelerin Göçü, İnsanların Hikâyesi Bir edebiyatçının kaleminde, kelimeler de tıpkı insanlar gibi yersiz yurtsuz kalabilir. Bir cümlenin içinden kovulan bir kelime, bir dilin sınırlarını aşmaya çalışan bir anlatı, bazen bir göçmenin hikâyesi kadar kırılgandır. Kimler mülteci sayılır? sorusu yalnızca hukuki bir tanım değildir; aynı zamanda edebiyatın derinliklerinde yankılanan bir insanlık sorusudur. Çünkü her roman, her şiir, her hikâye; yerini arayan bir varoluşun izlerini taşır. — Edebiyatta Mültecilik: Sınırların Ötesinde Bir Ruh Hâli Mültecilik, sadece coğrafi bir yer değiştirme değil, bir ruh hâlidir. Franz Kafka’nın “Dava”’sında Josef K.’nın sistem içinde sıkışmışlığı,…
Yorum Bırakİç Sıkıntısının Ekonomik Anatomisi: Kaynakların Sınırlılığından Ruhsal Daralmaya Bir ekonomist için hayat, sınırlı kaynaklarla sınırsız istekler arasında sürekli bir denge kurma mücadelesidir. Zaman, para, enerji ve hatta dikkat… Hepsi kıt kaynaklardır. Bu kaynakları nasıl dağıttığımız, hem ekonomik hem de duygusal refahımızı belirler. Ancak bazen hiçbir karar yeterince “doğru” görünmez. Bu kararsızlık, fırsat maliyetinin ruhsal bir yansıması olarak insanın içini sıkmaya başlar. Ekonomik perspektiften bakıldığında, iç sıkıntısı aslında “psikolojik bir piyasa dengesizliğidir.” Piyasa Dinamikleri ve Ruhsal Dalgalanmalar Ekonomide piyasa dengesizliği, arz-talep dengesinin bozulmasıyla ortaya çıkar. Benzer şekilde insanın iç dünyasında da arz (istek, hedef, beklenti) ile talep (zaman, enerji, imkân) arasında…
Yorum BırakBir Ekonomistin Gözünden: Gönen Hangi Denize Yakın? Ekonomi bilimi, temelde sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların nasıl karşılanacağını sorgular. Bir ekonomist olarak sahaya baktığımda, bu sorgunun yalnızca üretim ve tüketimle değil, coğrafyayla da yakından ilişkili olduğunu görürüm. “Gönen hangi denize yakın?” sorusu ilk bakışta basit bir coğrafi merak gibi görünse de, aslında ekonomik ağların, bölgesel kalkınmanın ve mekânsal stratejilerin derin bir yansımasıdır. Çünkü her bölge, denize olan mesafesi kadar pazara, ticarete ve refaha da yakındır. Gönen’in Coğrafi ve Ekonomik Konumu Balıkesir’in kuzeyinde yer alan Gönen, Marmara Denizi’ne yaklaşık 40 kilometre mesafededir. Bu deniz, Türkiye’nin hem ekonomik hem de lojistik anlamda en stratejik…
Yorum Bırak